12 Eylül 2007 Çarşamba

Her kadın acıtır canını düzenli olarak ve de kendi bedenine ihanet eder ...






Ben de canımı yakıyorum..İsteyerek, bunu kişisel bakım maskesi altında gizleyerek…
Banyodaki uzamış işlemin niye bu kadar uzadığının artık merak eden yok nasıl olsa. Kendi evimin kendi banyosunda, fayansların soğukluğunda, çıplak bacaklarımın arasında kendimleyim… Acıyı istediğim kadar uzatabilirim. Bir seremoni haline gelebilir vücudumu istenmeyen tüylerden arındırmak… Kuaförlerde, ağda salonlarında bu iş böyle yapılmaz. Müşteri vardır bekleyen sırada..

Benim sırada bekleyenim yok..Ne bir plan, ne yapılası bir telefon konuşması, ne de televizyonda izlenecek program..Televizyonum yok…Duvarlarım var sadece; üzerlerinde benden önceki ev sahiplerinin plazma televizyonlarını astıkları çivilerin izleri olan duvarlar…

Duvarlar, tavanlar…



Sevgili duvarlar ve tavanlar;


Yıllar öncesinde nasıl olurdu.. Ana gelir, gülümser, ayın hangi günü olduğunu sorar sözde soru cümleleriyle.. Ve de hemen akabinde “temizlenme vakti” geldiğini hatırlatır özlü ünlem cümleleriyle…

O sırada mutfaktaki ocakta çamsakızı ağdası çoktan ısınmıştr. Kokusu bambaşkadır. “temiz”dir “ılık”tır..

(((((Evimin fayansları ise soğuk..)))))

Bazı zamanlar ev yapımı olur ağda. Biraz limon ve şekerli su….
“Ah Bedo Ah!! O limonlu şekerli suyun içine birkaç yemek kaşığı votka koysan da içsek şimdi senle karşılıklı !!Sen benim sigara paketimi zulasından bulup çıkarsan; senden gizlenenleri ifşa etmekteki her zamanki yeteneğinle..…Karşılıklı birer cigara yaksak. Hiç boşa vakit harcamasak inatçı kıllarla uğraşmasak..İçsek karşılıklı. Ana kız sarhoş olsak. Unutsak Babişkoyu”….Sen onu unutsan ben “her şey”i unutsam…Unutsak sadece buz gibi soğuk yudumlarla…

Ya şimdi, şimdi peki…Her şey unutulamamakla beraber tırmalıyor zihnimi..Tırnakları var huzursuz düşüncelerimin..Tutunuyorlar istenmediklerini bildikleri halde…

Bilgisayar (insansaymaz) açık..(Uğultu maskeler, ölümüunutturamaz…)

”Yolamadım hepsini işte” diye düşünmekteyim….Ne kadar “kıvamlı” olursa olsun ağdanın kökünden sökemediği “kıl” lar vardır…Hatırlarsan ki; kendi kendine hatırlatman gerekir mi ki??.O kıllardır ki civarındaki “temizlenmiş” alanın ortasında göze batarlar hele ten beyazsa hafifte kızarmışsa….

O sökülemeyen bir adet kıla bakıyorum dakikalarımı veriyorum.. ….

2 yorum:

kişisel depresyon anları dedi ki...

istenmeyen tüyler istenmedikleri için mi varlıklarını gösteriyor diye sorardı zamanın birinde bir karakterim... gözleri dolmuş acının her sillesinde yanında gezdirdiği çantasıyla... ne büyük sorunsal... çantanın içersinde ne var acaba?
butun kadınlar mı mazoşist ya da sadist... bundan mı acı çekiyor yada çektiriyoruz...
kulağma uzandı ve dedi ki..
acının kadını erkeği olmaz.... zevk içinse ne ala...
sus dedim derinden yarına kadar yok ve sessiz...

Hatchipu dedi ki...

aKIL dan cikmayan , bitmek tükenmek bilmeyen, beyini kurcalayarak oyan düsünceler gibi KILLAR aKILLARDA...
KIL etmek icin...