11 Eylül 2007 Salı

Bir Elvedanın Yıldönümü

Daha derin daha uzun bakmak istemiştim gözlerinin rengine…
İlk anda…Nerde olduğumu, kim olduğumu,senin kim olduğunu anlayamadan çekip almıştın beni içeri..Ne yaptım ben de;.yolunda kaybolmamak için girdiği kapıyı anımsamaya çalışan bir gezgin gibi her defasında açıp kapıyı tekrar baktım.Beni içine sürükleyen gözlerin karelerini çektim..Baksam baksam tekrar tekrar çözer miydim esrarını…Yorulmasaydım….
Çoktan yorgundum…
En yakın duvara dayadım sırtımı..Senin göğüs kafesindi…

“Asude” deyu bir kelime vardır lisanda. Sözlük karşılığını açarsan tasvirini bulursun o sonbahar akşamının. Son defa ikimizin de yeteri kadar ayık olduğu son akşamın !!!

Hani Kanlıca’ da yağan yağmurun interneti dahi ıslattığı Eylül günlerinden biri hatırımda.. Son defa senin olmak uğruna trene atlayıp bir daha bakabilmekti görme özürlü gözlerimle senin görme özürlü gözlerine… Neymiş yani..Kayda geçmemiş mi???


İsmini bildiğim kadınlar vardı..İsmini bilmediğim uyuşturucular. Hangisinden daha çok korktu bu zavallı “philistine” ??

(((Daha ne arıyor fikir kelebeklerim, siyah mürekkebin içine düştüler bu ara. Fazla ortalıklarda görünmeyeli sırtıma binen ağırlıkları tartacak kantarı buldum sonunda..İbresini zorluyorum…..)))

Yalan mı lan.Nah sana!!” Sevmeyi tekrar öğrettin bana..”
Ben fena oluyorum Alper…Yatağın ve divanın üzerinde ne varsa hepsini fırlatıyorum parkelerin üzerine…Ben de bilmiyorum neden oldu böyle…
Ardından birdenbire ayağa kalkıyorum..Gidiyorum ben Alp…

Hiç yorum yok: